Belma Topaloğlu Ünlüyıldız

Arçelik Pazarlama CFO

Kendiniz, akademik hayatınız, kariyer geçmişiniz ve güncel konumunuz hakkında bilgi verebilir misiniz?

1977 Mersin doğumluyum. 45 yaşındayım 2 oğlum var. 1998 ODTÜ İktisat mezunuyum, aynı bölümde 2001 yılında yüksek lisansımı tamamladım. Mezun olduğum yılda Arçelik Ankara’da Satış muhasebesi departmanında çalışmaya başladım. Daha sonra İstanbul’a geldim ve Uluslararası Mali İşler yöneticiliği, MIS ve İş Geliştirme gibi çok çeşitli departmanlarda görev aldım. 2013’de Finansman-Nakit Yönetimi bölümüne yönetici olarak geçtim. 2017’de Çin’deki iştirakimize CFO olarak atandım ve orada 4 sene görev yaptım. Şu anda Arçelik Türkiye organizasyonumuzda CFO olarak görevime devam ediyorum.

 

Arçeliği biraz da sizden dinleyebilir miyiz? Uzun süreli bir Arçelik geçmişi görüyoruz kariyerinizde, sizi bağlayan şeyler nelerdi?

Bence bir insanın bir şirkette çalışması için kendi değerlerinin şirket değerleriyle örtüşmesi lazım. Arçelik bana tam olarak bunu sağladı. Arçelik benim için ciddi bir güven ifade ediyor. Yenilikçi, teknolojik ve inavasyona önem veren bir şirket. Geçmişiyle ve kültürüyle Koç grubunun en önemli üyelerindendir Arçelik, bu hem ülkeme hizmet ettiğimi hem de aile ortamında olduğumu hissettiriyor. Bu yüzden hiç ayrılmayı düşünmedim. 49 ülkede 74 iştirakle; güven veren, yenilikçi ve teknolojik çok büyük ve global bir şirketin parçasıyız. Burada olmaktan hep gurur duydum ve duyacağım.

 

Şirketin finans kısmı en kritik alanlardan; şirket kaynaklarının yönetilmesi, büyütülmesi açısından. Ne gibi teknik ve kişisel beceriler kritik önemde?

Teknik becerilerden başlayacak olursak, bir finansçı olarak her şeyin temeli muhasebe. Kendi deneyiminden yola çıkarsam lisans hayatımda çok ciddi bir muhasebe eğitimi almamıştım, iş hayatında deneyimledim. Muhasebe, kayıt, bütçe raporlama ve yol gösterebilmeniz için stratejik planlama önemli teknik özellikler. Kişisel becerilere gelirsek, doğru kişilerle ve doğru ekiple çalışmak çok önemli. Çok geniş bir alanda faaliyet gösteriyorsunuz ve her an her şeye hakim olmanız mümkün değil, doğru kişilerle çalıştığınız zaman kendinizi güvende hissedersiniz. Aynı zamanda öğrenmeye açık olmak gerekiyor. 1998’de işe girdim ve o günden bu yana çok şey değişti. Kendi alanımda bakarsak fintcehler başladı, ödeme sistemleri değişiyor bankacılık sektörü değişiyor. Değişikliklere açık olmak ve analitik bakış açısına sahip olabilmek gerekiyor uyum sağlayabilmek için.

 

Yenilenen dünyada (teknoloji,dijitalleşme belki kovid) sektörünüzde karşılaşılan zorluklar ve aynı zamanda bunların getirdiği fırsatlar neler sizce?

Açıkçası, Kovid dayanıklı tüketim sektörüne avantaj sağladı. Evlerimizde oturduk ve evdeki ihtiyaçları daha çok fark ettik, bu dayanıklı üretim ürünlerine olan talebi arttırdı. Olumsuz yanı tedarik zincirleri kırıldı. Talep patlamasına karşılık veremeyen tedarikçiklerle üretimde aksamalar yaşandı, hala aynı şeyler devam ediyor. Sektör olarak malzemlerimizin büyük bir kısmını ithal ettiğimiz için global çaptaki tedarik krizinden etkilendik. Bu dönemde e-ticarete hazırlıklı olan şirketler avantaj sağladı. Arçelik olarak bunlara önem veriyoruz, kovidden önce de bunun için uğraştık. Çok geniş bir bayii ağımız var ve bunu da kırıp dökmeden e-ticarete adapte etmek için bir omni chanel stratejisi geliştirdik, gururla söylüyorum ki şu an Harvard Business School’da ders olarak işletiliyor öğrencilere. Temelde e-ticarette yaptığımız satışları bayimiz aracılığıyla müşterilere ulaştırdık, ulaşım ve dağıtımda avantaj sağladık. Covid hepimizin hayatında belki çok uzun zamanda gerçekleşecek değişiklikleri hızlandırdı, güzel bir hızlanma olduğunu düşünüyorum.

 

Yurt dışı deneyimlerinizden biraz bahseder misiniz, oradaki çalışma ortamınız, Türkiye’den farklı olarak edindiğiniz tecrübeler gibi…

 Bu benimle ilgili en çok sorulan sorulardan, özellikle ülke Çin olunca değişik geliyor insanlara. Yabancılarla görevim gereği Türkiyedeyken de çalışıyordum ama tabii ki ülke değiştirmek bambaşka bir deneyimdi. Ailecek gittik, başlarda çok zorlandım. Çalışma hayatına adapte olurken en çok zorlandığım şey iletişimdi. Karşı taraf ana dilini konuşmuyor, ben ana dilimi konuşmuyorum, orta yoldan İngilizce iletişim kurmaya çalışıyorduk, haliyle birbirimizi anlayamadığımız durumlar yaşandı. Gözlemlediklerim ise, her ne kadar ayrı görsek de bizim kültürümüzle benzer yanları var. Ayrıca, çalışan profili açısından baktığımda, biz biraz daha cesuruz, insiyatif almayı seviyoruz. Orada durum öyle değildi, korku ve çekingenlik biraz daha fazlaydı. Bu durum yapılan hataların örtbas edilmesine de yol açıyordu. Baştan bilseniz kolayca çözebileceğiniz problemleri sonradan öğreniyorsunuz ve çözmek zorlaşıyor. 4 yıl kaldım, benim organizasyonumda çalışanların hepsi Çinliydi, orta yol bulmakta zorlandığımız zamanlar oldu. Her şeye rağmen çok güzel bir deneyimdi. Teknolojik olarak çok ilerdeler. Ödeme sistemleri beni bir hayli heyecanlandırdı, bankacılık sektörleri çok farklı yerlere kaymış durumda. Ordan aldığım tüm bu tecrübeleri, deneyimleri ve gözlemleri Türkiye’de kendi gurubumla paylaşmaya çalışıyorum.

 

Başarılı bir kadın yöneticisiniz, tüm bu kariyer hayatınızda cinsiyetinizden dolayı karşılaştığınız zorluk, ayrımcılık vb. durumlarla karşılaştınız mı?

Esasında belki de Koç grubu’nda çalışmanın en güzel taraflarından birisi budur. Cinsiyetim sebebiyle böyle bir ayrımcılıkla karşılaşmadım. Liyakat, vefa şirketimin en sevdiğim beni de burada tutan en kıymetli değerlerinden. Daha önce gittiğim bir iş görüşmesinde kadına karşı ayrımcılık yapıldığı için görüşmeyi yarıda kesip ayrılmıştım. Bunun dışında tek çalışma deneyimim Koç grubu ve Arçelik, bu yüzden ayrımcılıkla hiç karşılaşmadım ama bu hiçbir yerde yok demek değil.

 

Hayalinizdeki yerde misiniz? Keşkeleriniz ve iyikilerinizi dinleyebilir miyiz biraz, hem öğrencilik hayatınızda hem de profosyonel hayatınızda. Birazcık özeleştri duyabiliriz belki.

Ben hiç keşkelerle yaşamayı sevmiyorum. Keşke şunu yapsaydım dediğimde şu anki Belma olmayacaktım, belki başka bir şeye keşke diyecektim. Geçmişte yaşamak bugüne bakmanın önünde büyük engel. Belki okul zamanlarıma döndüğümde pişman olduğum bir şeyden bahsedebilirim. İzcilik yapıyordum üniversite zamanlarımda. O zamanlar çokça boş vaktim vardı. Keşke başka hobiler de edinseydim diyorum. Örneğin şu an tenis öğrenmeye çalışıyorum, keşke o zamanlar başlamış olsaydım diyorum. İyikilerimin başında ise ODTÜ geliyor. Hayatımı başa sarsam, başlamak istediğim yer ODTÜ olurdu. 20 sene önce mezun olmuş biri olarak bunun kıymetini bilmenizi, tadını çıkarmanızı öneriyorum. Her Ankara’ya döndüğümde yuvama dönüyorum hissi yaşıyorum hala.  Kariyerim hakkında iyikilerimi düşünürsem, insanlar konfor alanlarından çıkmayı çok sevmezler ama cesur kararlar alarak farklı departmanları deneyimleme, öğrenme fırsatı buldum, iyi ki yapmışım diyorum. Çin’e iyi ki gitmişim diyorum, yine cesaret isteyen bir karardı benim için.

 

Aynı yollardan geçmiş biri olarak, üniversite yıllarındaki öğrencilere tavsiyeleriniz neler?

Keyif alın, gerçekten bunu gönülden tavsiye ediyorum. Çok güzel bir okulda ve kampüste çok güzel bir eğitim alıyorsunuz, bir şeyler öğrenmek için çok değerli bir yer ODTÜ. Sorgulayıcılığından, öğrenme hevesinden hemen anlıyorum ODTÜ mezununu mesela.

Hobi edinmenizi yeniden, şiddetle tavsiye ediyorum. Günceli, yenilenen teknolojiyi ve getirilerini takip etmenizi tavsiye ediyorum. İş yapış şekilleri de çok değiştiğinden, tekdüze bir eğitimle yetinmek yerine kendinizi farklı alanlarda geliştirmeye çalışın. Zaten bir ODTÜlü’nün bunu merakıyla yapacağından eminim. Son olarak da önyargılı olmamanızı tavsiye ederim. Örneğin, eminim hepiniz hayatınızın bir yerinde yurt dışında eğitim görmek, çalışmak istiyorsunuzdur ama bu illa Avrupa ve Amerika demek değil, Uzak Doğu’da da çok büyük bir potansiyel var. Keyfini çıkarın hayatın diyerekten bitireyim.

 

Eklemek istedikleriniz var mıdır acaba?

24 yıllık çalışma deneyimimle söyleyebilirim ki; başarılı olmak, gelmek istediğiniz kariyer noktasına ulaşmak güzel ve keyifli bir şey ama tadını çıkarmayı da bilmek lazım. Sevdiğiniz şeyi sevdiğiniz yerde yapın. Bunları düşünerek hareket etmenin insanı daha mutlu yaptığı kanaatindeyim.