Hande Çilingir

Insider Kurucu Ortağı ve CEO

Merhabalar Hande Hanım sizi tanıyabilir miyiz? Akademik alt yapınız, sektör geçmişiniz, iş dışı aktiviteleriniz ve ilgi alanlarınız nelerdir?

Ben Hande Çilingir, 24 ülke ofisi bulunan, 7 yıldır ‘kişiselleştirme teknolojileri’ ihraç eden, üç yıldır türkiyenin en iyi start-up’ı seçilen Insider’ın kurucu ortağı ve CEOsu’yum. Bursalıyım ve Bursa Anadolu Lisesi mezunuyum, sonrasında ise Bilgi Üniversitesi’nden geçtiğim London School of Economics’te lisans eğitimimi tamamladım. İngiltere’deki öğrencilik yıllarımda kurumsal şirketlerde çalışmaya başladım. PepsiCo, Coca-Cola gibi şirketlerin satış, pazarlama ve finans departmanlarında çalıştım. İlgi alanlarınız diye sordunuz, ilgilendiğim şey hep bir fark yaratmaktı. Olanı daha iyiye götürebilecek, fark yaratacak her fikrin aşaması benim için bir aktivitedir. Mesela öğrenciyken, okulun yanında, daha Türkiye’de sosyal ağlar yokken Türkiye’deki üniversiteler için sosyal ağlar kurduk. 

Bilgi Üniversitesi, İzmir Ekonomi Üniversitesi için network’ler oluşturduk. Bu ağlar okullar tarafından satın alındı. Bundan sonra eğitim sisteminin sorunlarını tabandan çözme hedefi olan sosyal sorumluluk projesi “BilgiAid”i başlattık. Ben de bu şekilde organik bir biçimde girişimcilik hayatıma başlamış oldum. Bu işle 2006’da JCI (Juniors Chambers International) tarafından düzenlenen Türkiye Genç Girişimciler (TOYP) yarışmasında, “Yılın Sosyal Projesi” ödülünü kazandık. Bunlardan sonra 2 sene Çin’de Shanghai Normal University’de master yapmaya gittim. Sektörde English and More ile başarılı bir exit yaptık ve sonrasında Insider geldi.

 

Üniversite yıllarında kariyer planlarınız ne yöndeydi? Bu planlara ulaşmak için ne yaptınız?

LSE’de okurken de uluslararası şirketlerden birinci üst düzey yönetici olma hayalim vardı. Bunun yanında, çoğu arkadaşımın o zamanlar yaptığı gibi, Avrupa’da önce master, ki King’s College’ı düşünüyordum, sonra doktora yapmayı planlıyordum. Öğrencilik dönemimde farklı departman ve şirketleri tanımak istedim. İnsan işin içine girmeden anlayamıyor çoğu zaman, dolayısıyla öğrencilik döneminde yaşanan iş tecrübelerinin değeri ne istemediğini görmek de olabiliyor ki bu çok değerlidir. Öğrencilik yılında kurduğumuz eğitim sistemi içindeki işlerin ve mezuniyetimizin ardından aklımızda yine ne yapabiliriz, nasıl kendi işimizi kurup bir fark yaratabiliriz fikri vardı. Ancak bu zor bir denklem; doğru fikrin yanı sıra doğru yer, zaman ve insanlarla yol alınması gerekiyor. Bu denklemi mezun olduktan hemen sonra kuramadık, ve bu nedenle yükselen ekonomilerin olduğu coğrafyalara gidip çalışmaya karar verdik. Ben Çin’e master yapmaya gittim, Shanghai Normal University’deki 2 yılın ardından Çin’in iş yapış kültürünü öğrenmek için Çin menşeili bir şirkette çalıştım. Ardından kurumsal bir şirkette yatırım danışmanı olarak çalışmaya devam ettim.

 

Bilindiği üzere girişim ekosistemi ve kurumsal hayat birbirinden farklı işliyor. Bize bu iki ekosistemin farklarından ve sizi girişim ekosistemine iten yönlerinden bahsedebilir misiniz?

Aslında kariyer sürecimin gelişimde görülebileceği gibi kurumsal hayatı yeterli seviyede gördüm. Kişiliğim ile uyuşmayan noktalar oldu, buralarda çalışırken fark ettiğim şey fark yaratmanın, şirketin yolculuğuna yön vermenin ne kadar kısıtlı olduğuydu. Dolayısıyla global bir yapının parçası olmak yerine, hem ülkemiz hem de insanlarına etkisi daha yüksek olacak işler yaratmak istedim ve girişimci olmaya karar verdim. Tabi ki çok non-conformist diyebileceğimiz çok daha zorlu, belki daha az karlı ve çok daha çalışmayı gerektiren bir süreç. Ancak güzel işler bunları göğüslemeden gelmiyor. Çok daha fazla sorumluluk alacağınız ancak çok daha öğreneceğiniz durumlar sunuyor startuplar insana. Tabi bir de dinamik bir ekiple çalışmanın yarattığı fark da var, biz ve girişimlerin çoğu yaş, din, dil , ırk fark etmeksizin oldukça geniş yelpazede insan kitlesini bir arada tutuyor. Harika bir arkadaş ortamı ve herkesten öğrenebileceğiniz yeni şeyler demek bu. Dolayısıyla fark yaratmak ve sürece dahil olmak potansiyeli ve dinamizm bu iki dünyayı ayıran iki nokta.

 

Insider fikri nasıl ortaya çıktı, hikayenizden bahsedebilir misiniz?

İlk exitimizden sonra kendi girişimizi kurma düşüncesi yine devam ediyordu. Teknoloji alanında ve Türkiye’den globale çıkacak bir iş olması amacımız kesindi. Yapabileceğimiz şeylere baktık, aslında e-commerce şirketi kurmak gibi fikirlerimiz de vardı o sıralar aklımızdan geçen farklı işlerden biri olarak. E-ticaret siteleriyle konuştukça onların satış dönüşüm oranlarını artıracak teknolojilerin olmadığını gördük Dönüşüm oranlarını artıracak bir kişiselleştirme platformu sunalım istedik. Mobil’e, web’e entegre olan; büyük veri, yapay zeka ve machine learning teknolojilerini kullanarak kullanıcı davranışlarını anlayan, kaydeden, kullanıcıya özel içerik sunan; ve bu şekilde dijital platformların dönüşümlerini arttırarak büyümelerini sağlayan Insider platformunu yarattık 2012’de. Dolayısıyla end’e bakarken onun optimizasyonuna kafa yormaya başlamış ve bu sürecin sonunda o şirketi Türkiye’den globale götürecek ürün yazılım şirketini kurmuş olduk. Aslında burada daha az kompleks bir işle ilgilenip daha fazla para kazanmaktansa farklı, henüz yapılmamış ve kurucu ortaklar olarak bizim de hayat amaçlarına doğru gidecek olan fikirdi Insider ve biz onu seçtik. Bir yıl Ar-Ge çalışması yaptık. Bir home ofis tuttuk, küçücük bir oda. CTO’muz Mehmet Sinan Toktay, 3’üncü kurucu ortak olarak aramıza katıldı. Dördüncü kurucu ortağımız Arda Köterin, sonrasında Okan Yedibela ekibe dahil oldu. Bir yıl boyunca teknoloji işlerini öğrendik, ürünün tasarımını yaptık. Ürünü ilk hale getirdik. Altıncı ortağımız Muharrem Derinkök de sonradan aramıza katıldı ve Insider şu an o home office’ten globalde 400’den fazla takım arkadaşıyla, 19 ülkede ofisi olan globalde tanınırlığı ve işlemleri yüksek bir teknoloji şirketi haline geldik.

 

Yeni bir işe sıfırdan başlarken yaşadığınız en büyük zorluklar nelerdi? Bunları nasıl aştınız?

Demin de bahsettiğim gibi doğru insanları bir araya getirmek çünkü o insanlar varken fikir de doğru şekillenip, doğru başlıyor. Bu insanların da idealde iyi insanlar olmaları gerekiyor Sadece fikir değil, çünkü yapılan işler hiçbir zaman sadece fonksiyonel değil. Bu şekilde gidilirse ilerleme olacağını düşünmüyorum zaten. Her zaman dediğim gibi “it is all about the people.” Doğru insanları doğru yer zamanda birleştirmek, bunlar olunca gerisi kendiliğinden geliyor. Bu zor bir süreç ancak yakalandığında ise potansiyeli çok yüksek oluyor Insider’ın hikayesinde de gördüğümüz gibi.

 

Insider ilk girişim deneyiminiz miydi? Eğer değilse önceki deneyimleriniz nelerdi ve size neler öğretti?

Çin’deki Master’ımın ardından kurumsal bir şirkette yatırım danışmanı olarak çalışmaya devam ettim. Fakat içimizdeki kendi ülkemizden çıkacak globale gidecek bir iş kurma isteği, kurumsal başarılarımızdan çok daha önemli gelmeye başladı. O sıralar Moskova’da yatırım danışmanlığı yapan okul arkadaşım Serhat Soyuerel ile Muğla’da yaşayan İngiliz ailelerin, ki o zaman yaz kış olmak üzere 7 bin kişi yaşıyordu, öğrencilerin yurt dışında ailelerin yanında kalarak İngilizce öğrenme konseptinin uygulanabileceği bir potansiyel olduğu düşüncesiyle Muğla Fethiye’de “English and More” İngilizce dil okulunu kurduk. İlk yıl sadece bir öğrencimiz geldi. “Bir şeyleri yanlış yapıyoruz” düşündük ve “Buraya yurtdışı eğitim danışmanlık şirketlerini getirelim, İngiliz ailelerin yanında konaklasınlar ve ortamı görsünler” dedik. Haftada 2-3 farklı ülkeye giderek 25 ülke gezdik. Bir yıl içinde 1.500 öğrenciye ulaştık. Üçüncü yılın sonunda 35 farklı ülkeden 3 bin 800 öğrenciye ulaşmış olduk. Üç senede, yaklaşık 30 ülkeden 3.000 öğrenciye ulaştık ve başarılı bir exit yaptık bu işimizle. Bana öğrettiği şey öncelikle potansiyeli görmekti tabi ki, sonrasında da bir iş oldu asla denmemeli. Süreç en güzel öğretmenlerden biridir, yapılan yanlışlar veya doğru gitmeyen kısımlar hangi hamlelerin alınması gerektiğine önemli bir ışık. Dolayısıyla sıkı takip olmalı.

 

Startup fikri olan girişimci ruhlu kişilere önerileriniz neler?

Fikir kısmı değerli bir noktadır ancak buraya obsesyon gösterilmemeli. Asıl nokta bir fikri alıp, yoğurup, onu doğru noktaya geliştirecek insanları bulmak. Önerim girdikleri her ortamda doğru iletişimi sağlayıp en değerli şey olan insan biriktirmeleri.

 

Şirketinize aldığınız insanları nasıl seçiyorsunuz, sizin için eleyici kriterler nelerdir?

Üç tane kritere göre seçiyoruz. İlki iyi ve vicdanlı insanlar olmaları,çünkü bu insanlar hem etrafındaki insanlar hem de ülkeleri için bir şeyleri değiştirmek ve geliştirmek eğilimde olan kişiler oluyor. Bu şekilde olması hem yaptıkları işlerin başarısı hem de onların tatminlerini sürdürebilir kılıyor. Bu insanlarla çalışmak hem girişimi ileri götürürken hem de bu gidişin doğru ilerlemesi ve doğru yere gitmesini sağlıyor. İkincisi ‘learner’ olmak dediğimiz öğrenmeye açık insanlar, bir şeyleri öğrenmeye istekli bir insan çoğu zaman deneyim anlamında çok daha üst düzey birinden daha değerli. Dolayısıyla generalist dediğimiz, genel yetenek kiti yüksek kişileri almak önceliğimiz. Üçüncüsü ise şu, biz Insider’a ve Insiderlara kısa dönemli bakmıyoruz. İleride yapmak istediğimiz çok daha farklı işler var Insider çatısı altında ya da değil onu zaman gösterecek. Bunlar sağlık alanında, robotik alanında, kodlama alanında işler. Çalışma arkadaşlarımızı sadece Insider’ın bugün yaptığı işler değil yarın yapacağı işlerde de yanında olacak kişiler. Aynı şekilde yarın kendi şirketini kurmak isteyecek, sıfırdan fikirler geliştiren uzun dönemli beraber olabileceğimiz arkadaşlarımızı seçiyoruz.

 

Insider’da ne gibi iş olanakları var? Kariyerine bir girişimde başlamak isteyen öğrencilere önerileriniz neler?

Insider’da çok dinamik bir ekiple çalışıyoruz, yeni mezun birçok ekip arkadaşım var mesela. Süreci öğrenmek ve ona yön vermek için çok doğru yerler girişimler. Sadece Insider özelinde değil, girişim ekosistemi deneyimden öteye öğrenme kapasitesi ve analitik düşünme yetisini koyar. Bu ise en önemli kazançtır kariyerine yeni başlayacak arkadaşlarım için. Sesinizin duyulmasına yer verilen ve sizin gelişiminizi şirketten öteye koyan kurulumlarda bulmanızı isterim kendinizi. Insider olarak “hyper-growth” dediğimiz, büyüme oranının çok yüksek olduğu bir dönemdeyiz. Aslında büyümenin en büyük parçası insan kaynağıdır. Dolayısıyla birçok departmanımız yeni takım arkadaşlarını arıyor. Büyük bir yazılımcı ekibimiz var, 150 kişiden fazla olacak şekilde yalnızca Türkiye ofisimizde. Bunun dışında ürün geliştirme, iş geliştirme, satış ve pazarlama alanlarında çalışan Insider genelinde 300’den fazla arkadaşımız. Hatta şu anda da trde eğitip, yurt dışındaki ofislerimizde bizimle çalışmak üzere göndermek adına programlar düzenliyoruz. Örneğim SAM Academy ve Sales Academy kendini satış ve strateji alanında geliştirmek isteyen arkadaşlarımın için değerli bir fırsat. Hatta biraz açmam gerekirse SAM Academy’de sahada müşeri yönetimi yapabilecek, ürünlerimizin ürünü doğru kullanımı için onlara yol gösterecek deneyimli, dinamik arkadaşlarımızla ilerliyoruz. Sales Academy’de he trde hem yurtdışında satış ekiplerimize katılmak üzere. Aynı zamanda Türkiye ekibimizde teknik ve ürün departmanlarımızda son teknolojilerle çalışan arkadaşlarımız var. Okuyucularımız http://useinsider.com/career/ sitesinden açık pozisyonları inceleyebilir, çalışma ortamımızı merak eden okuyucuları da her zaman ofisimize bekleriz.